Her Şeyin İlki Bambaşkadır

Nerden başlayacağımı ve nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Bismillah diyerek bir yerden başlayacağım…. Ben Almanya’da yaşıyorum. Orda doğdum büyüdüm. Avrupa’da hacca gitmek için kura çekmeye gerek yok. Ben hep ilk farzımı yerine getirmek yani hacca gitmek istiyordum. Her şeyi ilk hacda görmek, hissetmek istiyordum.

Yıl 2016 ve ben annem ile hacca gitmeye karar verdim. Bir anda karar verdim, düşünmeden ben gideceğim dedim. Hemen Semerşah Avrupa’ya kaydımı yaptırdım.

Hac kaydımızı yaptırdık annem ile ama sanki şaka gibi, pek inandırıcı gelmiyordu gideceğim. Ta ki uçağa binene kadar. O gün geldi ve biz uçağa bindik, İstanbul’a doğru uçuyoruz. Beni birden heyecan bastı.

İstanbul’a indik ve bütün Avrupa’dan gelen Semerşahlı hacı adayları 219. kapıda buluştuk. Erkeklerin hepsi ihrama bürünmüştü. Yaşlısı ve dahi genci… İşte o an göz yaşlarımı tutamadım ve dedim ki; “Mahşerin Provası”. Beni daha da çok heyecan sardı ve hemen Beytullah’a kavuşmak istiyordum…

Tabi ki hemen kavuşmak o kadar kolay değil, kavuşana kadar meşakkat çekiyorsun. İstanbul’dan Cidde’ye yol aldık.

Hocalarımız uçakta ihrama girmemiz için niyet ettirdiler. Kimimiz temmetü, kimimiz ifrad kimimiz de kıran hacı için niyet ettik. Ben baştan beri kıran hacı yapmaya niyetliydim. Herkes çok zor yapmazsın, dediler. Ama ben Rabbimin yardımıyla diyerek kıran haccına niyet ettim.

Cidde Havalimanı’na indik. Saatlerce Cidde Havalimanı’nda pasaport kontrolünü bekledik. Burası için sabrın ölçüldüğü ilk durak diyebilirim. Saatler sonra pasaport kontrolünden geçtik. Ardından bizi Semerşah görevlisi karşıladı ve otobüslere götürdü.

Birkaç saat sonra otele vardık, odalara yerleştik. Gece saat 01.00 gibi grup halinde ilk umre olacaktı. Birkaç saat dinlendikten sonra vuslat zamanı geldi. Otobüslerle Harem’e doğru yola çıktık. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Ellerim titriyordu, gözlerim dolmuştu.

Sonunda otobüsten indik ve grup halinde Harem-i Şerif’e doğru “Lebbeyklerle” yürüdük. Erkekler sesli bağırarak, bayanlar ise sessiz söylüyordu. Kabe’ye varmaya az kaldığında görevli hocalar başımızı aşağı eğmemizi söyledi. Sonunda alt kata geldik ve durduk. Dedim, tamamdır Kübra geldik… Hocalar başımızı kaldırmamızı istedi ve Bismillah diyerek başımı kaldırdım.

Gözlerime inanamadım. O gözleri nasıl açtım, nasıl şaşkınlar içeresindeyim bilemezsiniz. Dilim tutuldu. Başladım ağlamaya… Sonra ilk cümlelerim: “Allah’ım sen ne büyüksün. Rabbim buradayım. Çağırdın geldim. Sana geldim. Beytullah’ı tavaf etmeye geldim. Beni evinden boş gönderme. Sana ne kadar şükretsem azdır…” Ağlaya ağlaya Rabbime çokça şükürler ettim. Beni misafiri olmayı nasip ettiği için. Göz yaşlarımı tutamıyordum. Yalnız olsam sevinçten haykıra haykıra ağlayacaktım.

Duamızı yaptık ve tavafa başladık. Tavaf bittikten sonra 2 rekât tavaf namazı kıldık ve zemzem içtik. Ardından sayımıza başladık. Say bittikten sonra otele geri döndük.  Sırasıyla Mekke-i Mükerreme’deki ziyaretlerimizi yerine getirdik. Grup halinde nereyi ziyarete gitsek heyecanlanıyordum. Oda arkadaşlarımdan ve annemden önce ilk ben kalkar, hazırlanıp 1 saat önce lobide olurdum. Geç kalıp grubu kaçırmayayım diye 😊 Arafat’a çıkma vakti geldiğinde Arafat’a gittik ve vakfeye durduk. Müzdelife, Mina, şeytan taşlama ve haccın tavafı derken elhamdülillah hacı olduk.

Mekke-i Mükerreme’den ayrılma vakti gelmişti. Artık istikamet Medine-i Münevvere’ydi. Bir taraftan üzüntü diğer taraftan ise sevinci aynı anda yaşıyordum. Çünkü bu sefer Efendimizin (sallallahu aleyhi vesellem) yanına, O’nun (sallallahu aleyhi vesellem) misafiri olmaya gidiyordum. Biz O’nu (sallallahu aleyhi vesellem) görmeden sevmiştik.🌹Efendimizi (sallallahu aleyhi vesellem) hep hocalarımızdan dinlemiş, kitaplardan okumuştuk. Şimdi ise O’nun (sallallahu aleyhi vesellem) mübarek ayaklarını bastığı topraklardaydık ve O’nu (sallallahu aleyhi vesellem) ziyarete gidiyorduk.

Uzun bir kara yolculuğunun ardından Medine-i Münevvere’ye giriş yaptık. Otele varır varmaz bavullarımızı bırakıp gruplar halinde Peygamber Efendimizi [sallallahu aleyhi vesellem] selamlamaya gittik.

Mescidi Nebevi’ye girdik ve Yeşil Kubbe’ye doğru yürüdük. Hocalarımız yürürken başımızı eğmemizi istedi. Vardığımızda hocalarımızın işareti ile başımızı kaldırdık ve göz yaşları içerisinde “Yaa Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) ben geldim.” dedim.

Grup halinde hocalarımızın eşliğinde Ravza’ya girdik. İçerisi çok kalabalıktı ve grubumuz o kalabalık içinde kayboldu. İnsanlar nereye gidiyorsa ben de oraya yöneldim ve “Bismillah” diyerek öne doğru ilerlemeye başladım. Elhamdülillah bana da yeşil halı üzerinde 2 rekat namaz kılmak nasip oldu. Rabbim herkese cennet bahçesinde namaz kılmayı ve Efendimizi [sallallahu aleyhi vesellem] ziyaret etmeyi nasip etsin. Orda mücadele veren herkesi anlıyorum; kim istemez ki cennet bahçesinde iki rekât namaz kılmayı?

Ben 2016’dan beri her sene kutsal topraklara gitmeye niyet ettim ve Rabbime hamd olsun ki her sene gitmek nasip oldu. Semerşah Avrupa ile 4 yıldır kutsal topraklara gidiyorum ve Semerşah’tan asla vazgeçmem. O kadar memnun kaldım ki; Yüce Rabbim hocalarımızdan gani gani razı olsun. İbadetlerimizi doğru şekilde yapmamız için ellerinden geleni yapıyorlar. O kadar gayret gösteriyorlar ki anlatamam. İnsanlarla uğraşmak zor bunu hepimiz biliyoruz…

Bu arada Semerşah mahremiyete çok önem veren bir kuruluş. Otelde; yemekhaneler, mescidler ve asansörler kadın ve erkekler için ayrı ayrı. Semerşah’ı gerçekten hizmetlerinden çok memnun kaldığım için tavsiye ediyorum.

Rabbim bu dünyadan göçmeden bütün Ümmet-i Muhammed’e kutsal topraklara gitmeyi nasip eylesin inşallah. Amin.

Yazan: Kübra Çelikpençe

Paylaş:

Bir cevap yazın