Mekke i Mükkereme ilk önce rüyalara girer. Rüyalarında gezersin sokaklarını ve her yol Kabe-i Muazama’ya açılır. Sevinirsin hiç bitmesin dersin bu rüya sonra uyanınca hüzün çöker gönlüne üzülürsün. Yaşlar dökülür göz pınarlarından ve niyet edersin gitmeye O mukaddes beldeye…
Ve kutlu yolculuk başlar… Şimdi de sevinçten uyku girmez gözlerine ve gün gelir uçak havalanır. Gönül de kuş misali sevinçten uçar. İlk önce Cidde’ye inersin pasaport işlemleri falan derken zaman geçmez özlem artıkça artar. Otobüse binip yol almaya başlarsın dilde “Lebbeyk lebbeyk…” nidaları göğüs kafesini zorlar.

Ve otele gelirsiniz sizi hasretle bekleyen kardeşleriniz hocalarınız vardır. Sizi en güzel şekilde odalarınıza alırlar lakin siz biran önce Kabe’yi görmek istersiniz. Ama biraz daha sabır… Beytullah’a ziyaretin usul ve adabını bilmek gerek. İşte burda kıymetli hocalar edeple, adapla sizi götürürler. Mescid’i Haram çıkar karşınıza. Telbiyeler tekbirler ile başlar önde adım adım yaklaşırsınız Kabe’ye ve bir ses duyarsınız “Başınızı kaldırın.” Artık tüm ihtişamı ile Kabe-i Muazzama karşınızdadır. Şimdi gönül konuşur, gözlerden yaşlar akar, dualar arşa çıkar ve zaman vuslat zamanıdır.
Hz . İbrahim’in (a.s.) Ebu Kubeys dağından yaptığı ilahi çağrıyı duyarsın. Hz. Peygamber’in (s.a.v) gezdiği sokaklar seni bekler. Efendimizin (s.a.v) doğduğu ev, Secere Mescidi, Cin Mescidi, Cennet-ül Mualla da Hz. Hatice annemizin Kabr-i Şerifleri, Arafat, Mina, Müzdelife ve içinde vahyin nurunu taşıyan Hira mağarası ve dahi Peygamber Efendimize (s.a.v) sığınak olan Sevr mağarası seni bekler.
Sizlere buraları anlatırken sizi alıp asrı saadate götüren hocalar bekler…. Bu bir aşk yolculuğudur… Yanık ve sadık bir kalp ister, bir giden hep gitmek ister….
Yazar: Dursun Yüce
Çok güzel bir yazı. Elinize sağlık.